Saturday, May 30, 2009

Biyografi



Bir dönem Viyana'da Egon Schiele'yle aynı stüdyoyu paylaştık. Bu herhalde benim için en güzel, en verimli ama bir o kadar da fiziksel ve aklen zarar görmüş olduğum zaman dilimidir. Gündüzleri açık havada sanatımızın derinliklerine dalıp giderken geceleri mandalların ortasındaki yayların çıkmasından kayıp sütlü kahve çorap teklerine kadar her konuda deliler gibi kavga ediyorduk. Bu derin dostluk, bir gece yine her zamanki kavgalarımızdan biri sırasında benim bir anlık delirip sol kaşımı traş etmemle veya Egon'un bana saldırıp sol kaşımı traş etmesiyle son buldu.

Bu dönemden benim bir işim (üstte) ve Egon'un bir işi (altta).

Wednesday, May 27, 2009

Film Noir



İnternetciğim,

Seni hiç unutur muyum? O da ne demek! O da nesi? 

Ama vak'id ve za-m'an yok. Olsun. Seni biraz oyalasın diye berbat insan, hain fizik öğretmeni Prof. Volt'un hikayesinin anlatıldığı film için hazırlamış olduğum (zamanında hazırlamış olduğum) (fil tarihi) dvd kapağını koyuyorum buraya. Bu eski, siyah-beyaz polisiye filmleri çağrıştıran filmde iğrenç insan Volt bir öğrencisinin bulgularını çalıp üzerine konuyor ve keşfedilmiş olan yeni elemente "Voltron" diyor. Yönetmen arkadaşımız Ian "Voltron esprimi kimse anlamadı mı yaa??" diye yakındığında ben hemen "ben anladım tabiy" diye atladım ama anlamamıştım sevgili İnternetciğim. Sadece a-Ha! Voltron! (Voltran) diye duyunca çok heyecanlanmıştım ve bunca zamandır önümde duran bu bilgi ortaya çıkınca kendimi farketmiş olduğuma inandırmıştım. Acaba farketmiş miydim? 

Sonuç olarak, Volt bu egzotik, güzel öğrencisini sisli bir köprü altında, çok fazla pardösü ve şapka arasında öldürüyor. Tuhaf olan şudur İnternetciğim: bu karizmatik, mistik öğrenci tüm bulgurları, deney sonuçlarını kafadan atmış. Bunu Volt'a söylüyor. Diyor "seni zavallı, yaşlı bunak! bunların hepsi safsalatalık!" . Peki Volt bu raporları ben yazdım diye ortalığa çıkmadan önce incelememiş mi? Tamam, o zaten rezil, aklı sadece fesatlığa çalışıyor, bilime çalışmıyor diyelim. E-peki kimse deneyleri, sonuçları kontrol etmiyor mu? Bunu arkadaşımıza soramadık çünkü filmin çekimleri başlamış, paralar harcanmış, aktörler ve ekip çok soğuk bir Aralık ayında, gecenin 3'ünde, deniz kenarında bir köprünün altında halihazırda burunları düşecekmişcesine donmuşlardı. 


Son notlar:

Kapaktaki toplar enerjinin korunumunu (munumunuumunumunu) (yani "Conservation", aha filmin adı!) anlatmak için kullanılan o oyuncaksı düzeneği gösteriyor çünkü Volt bu aracı derste kullanıyor. 


Bugün farkettiklerim:

- Bize soykırımla ilgili ders veren "büyük felaket" Amerikanın atom bombasını bir savaşta kullanan tek ülke ve Japon halkı üzerine bir değil iki tane atom bombası atmış olduğu. Atıldığı yerde  "Can" bırakmayan bu bombaların en sevdiğimiz gezegenin canına okuduğu

- Albay Aybar demenin zor olduğu 

- Barbar Aybar daha kolay

- Barbar Albay Aybar Barbaros

Bugün yine birçok ders öğrenmişiz. Kimbilir yarın neler neler gösterecek. Gözlüğümün üstü hep pembe oldu, bir şey göremiyorum!

İyi geceler İnternet.
Doogie

Friday, May 22, 2009

Kamikaze


Kaybedecek bir şeyi kalmamış, hepimizden daha neşeli bir kuru kafa. Bu eski çizimi geçende internetin ücra köşelerinde dolanırken buldum. Merhaba çizim. Merhaba B.


Tuesday, May 19, 2009

Saturday, May 16, 2009

Siyam'dan Sevgilerle



Bizim kedi oryantal cazibesini kullanarak mahallenin gariban kedilerinin hepsini baştan çıkardı.

*


Kararlı bir şekilde yürüyorum bu tünelde de uçtaki ışığın boyutları hiç değişmiyor sanki. Neyse, yürümeye devam. 

Friday, May 15, 2009

Esneme Hareketleri


Dışarısı o kadar güzel ki, sevgili İnternet. Haydi giyin de bir tur atalım.

Thursday, May 14, 2009

Parmakarna


Elim iyileşti. İhtiyacım olanlar: yeni gözler; çok iyi kalite, son model bir sırt. Sol diz.

Wednesday, May 13, 2009

Monday, May 11, 2009

Bilim Çocuk - Nisan 2009


Merhaba İnternet,

Elimde hazırda çok fazla çizim kalmadı galiba. Bunu Nisan sayısı için hazırlamıştım. Bisikletlerin geometrisi.

Hmnn..nmmnh

Ha! Senin için çizim hazırladım aslında. Da! Taramak lazım. Hmnnh...Neyse, şimdilik bu kadar.

Adieu jolie Candy,
b.



Sunday, May 10, 2009

Bilim Çocuk - Şubat 2009


İnternet!

Yok, sakin. Kızmadım. Sana unutmadan bu resmi de ekliyim istedim.

"Ne o, ayrı duramıyorsun" dediğini duyar gibiyim ama sıkıldım biraz o yüzden azcık başka birşeyle uğraşayım istedim.

Peki. Bu arada, bir ara sana isminde niye 21. Yüzyıl geçtiğini söyleyeceğim. Merak ettin değil mi? Lost'un son bölümünden daha da heyecan verici olacak (olmayacak).

Hadi uyu.

b.

Bilim Çocuk - Aralık 2008



Selam İnternet,

Evet, bak, sözümü tuttum, buradayım. Ama kısa kalmak durumundayım çünkü-çünkü işler başlardan aşkın sevgili İnternet.

Sana yine eski Bilim Çocuk çizimlerinden yolluyorum. Kolaya kaçmaya çalıştığımdan değil. Belki biraz, ama söz ileride sana özel şeyler çizeceğim. Çizeceğim tabii! Hatta aklımda seninle sergilenmeyi bekleyen kötü esprilerle dolu bir dolap bile var. Hafıza çekmeceleri boş ama o dolap yine de doluyor. Sonra boşalıyor ama tekrar doluyor.

İlk resim palindromlarla ilgili. "Palin" Yunanca'da "geri" demekmiş. "Tersten". Sarah Palin'i de çizmiştim ama dergiye sokturamadım. Sanırım daha iyi oldu.

Öbür yazıysa noktayla ilgili. Nokta, nokta, noktalar.

Ciao sayfa, bugünlük bu kadar. Önümüzdeki günlerde yine çok görüşemeyebiliriz (ama belli de olmaz...?) çünkü bu iş ve ben sanırım aynı anda yere yıkılacağız. Aynı Rocky Balboa ve Apollo Creed gibi. Sonunda birimiz yarık kaşıyla, iplere tutunarak ayağa kalkabilecek.

Ama kim?

b.



Saturday, May 9, 2009

Ha, bir de!

Bir de, kAro'ya ve pek sevgili Aslı Hanıma yazdıkları yorumlar için teşekkür etmek istiyorum. Şimdi farketmedim ama yazıldıkları zamanlardan çok sonra farkettim. Aslı'nın internet günlüğüne (?) (inatla ingilizcedeki __ kelimesini kullanmadım. bakın≤) ben de yorum yazmak istiyorum ama önce yazılanları anlayabilmem gerekiyor. Çok bilgili (Aslı), felsefiii (sayfa). Okuyun, öğrenin.  

Yukarıda: Hidrometreli natürmort.

()()()()(((()))))))((((((Fazladan parantez. İstediğiniz yere koyun)

¡Tekrar Merhaba!



Sevgili İnternet Sitesi,

Senden özür dileyen ve yapılan hatalardan bahseden uzun bir mesaj yazacaktım ama vazgeçtim. Çok konuşmak, saçmalamak istemiyorum.                 ...(geç mi kaldım?)

Sonuç olarak: artık Barış'ma zamanı (ha ha!). Senden korkmuyorum. Sen de benden korkma. Kabul edelim birbirimizi. 

Arkadaşlar, hazır mıyız? O halde başlayalım:

Yukarıda gördüğün şey bir "plüviyometre". Yani bir "yağışölçer". Bu çizim "Bilim Çocuk" dergisi için "hazırlandı" (tırnak işaretlerini iyice abartalım mı?  ...hayır). Resimlediğim yazı ölçü aletlerinden bahsediyor. Yani çeşit çeşit ölçü aleti çizdim. Ancak bu plüviyometrenin kalbimde özel bir yeri var. Açıklaması zor. Ama o plüviyometrenin olduğu ormanda (genelde ormanlara konmuyorlar heralde ama benimki neredeyse amazon ormanlarında tek başına takılan bir yağışölçer), yağmur altında durmak iyi bir fikir gibi geliyor bazen.

Onunla ilgili o kadar. Başka neler vardı sevdiğim...gravimetre! Gravimetre de yerçekimini göstermek için yerden çıkan elektrik-vari dalgalar çizdim. Rüzgarölçer...(şapkalı "a" yok mu?) æß@∑´®†¥üiöπ¨~æß∂ƒğ^∆¨¬´æ`Ω≈ç√∫~µ≤≥÷|¡™#$∞§{[]}\≠

yokmuş. Vardır heralde de ben bulamadım.

Uzatmayalım. Bu günlük bu kadar. Bak acısız oldu. İstediğim gibi bir yazı oldu mu? Emin değilim. Ama bir başlangıç. Esas sınav gerisini getirmek olacak. O yüzden seni heyecanlı bir "arkası yarın mı?" ile başbaşa bırakıyorum.

Görüşürüz,
Doogie